
Hep aynı şarkıyı mırıldanmak Ayrı bulutları, aynı hissetmek Hep kısacık sevişmek Gibiydi ömrümüzün kuralları Zamanın kanayan ellerinde Büyük günahlar, yaşam yığınları Dalgalar bile boğulup ölürken Çaresiz sefil bir hayatı gördüm Sanki, yabancılar mahallesinde yıldızlar Ağlayarak alacaktı gökkubbeden Çocuk sevinç, aşk tökezlemişti Yüzümü şiire döndüm
Araplı ovasında son tulumba sesleri Nenem bir damın çatısı altında Fısıltıyla anlatırdı masallarını Cinler, periler, uçan halılar üstünde bir kuştu Dedem bir ipin ucunda kendisine kıyınca, Çocukluğumun neşeli hayal sofrası Yıkık bir hamamdan kanatlandı uçtu Kamburunun altından incecik Kurnaya uzanmıştı ince ayakları Düşmeden önce akıl hastanesine Küçük teyzem bulmuştu dedemi Zorba ellerde yaralanan gençliğim Çok sonrasındadır genç bir ağıt gibi Belki dudaklarım hiç unutmadı Öpüşlerimin altında kaldı aşklarım Bazen küçük bazen korkak Şaşkın duygulu bir gelinciktim Gördüm hayatlar közleşti ardından Sönmektedir artık kömürlerim
Geçip gitti işte meltemli yaz akşamları Kalbim boynunu bükmüş ateş böceği Fenerle aydınlanan tütün tarlaları Gibi artık seher vakti geldi Geldi kışlarım, yapraklarım üzüldü İlk ve son baharlarım geldi Su testisi kırıldı, su dolmadan bir yazdı Yazdı serin sabahların sıcak yoksulluğu İğne ağaçlarının terli gölgesinde
Dedemi annemi çok sevdim keşfedemedim Farkında olan insandır demişti babam Ve hatırlarımızdır bizi baki kılan Oysa gencecikti baba oldum İtirafımdır hiç farkında olmadan
Loncamda boşluk vardı çıplak nalınlar Tasların mermere çarpan sesiyle irkildim Büyüdüm büyükken alnım terledi Bir zamanlar çocuktum yar Yatağımdan kaldır tenini Uyan aşk sabahtır çiğ düştü Jale oldu Uyan yok artık toprakta yağmur kokusu Elini al sesini alma aşk Gitme, ıslandı ama uslanmadı Geçse de gönlümden ömrümün yarısı
2. Zamanlarında zamanımın Ürkek kuşlar gibi göçmüşüm Soyağacımdır bildim Genleri, elleri ve kalpleri Kışa dönen gençlerin Üşüyen yüreklerinde güzdüm Mesela evlilik bizim oralarda Bahardı genç kızlar için Baharlar kışa döndü gördüm Kızardı yüzüm, şiire döndüm
Boşluğa henüz doğmamış bir hiçim Sene bindokuzyüzotuzaltı Babamın babası İbrahim efendi Rüzgardan, Selanik’ten, İzmir’e Renkli sokak uçurtmaları Gibi özgür, dökük bir gemiyle varmıştı Gün dönmüş, sekizindeydi babam İkisinde şimdi topraktaki halam Halam benim kadınların kraliçesi Piriştina’da tüccardı babamın babası Sonra şarabın, kanın kırmızısı için Parşömenin, aşkın, kralların Sürgündeki Zeus’un başkenti Bergama’da tek bir meyhaneci
Şarap ile büyümüş benim babam İsterdim geçmişe dönüp görmek Dedemin minik meyhanesinde Çocukken fıçıdan hortumla Şarap çekerken ki halini;
Babam kadınları da kırmızı Şarap gibi çok severdi Yudum yudumdur güzellikleri Yüzleri hüzünleri içilir derdi Hatta onbeşin de kafasına koymuş Kendisine kadını yapmak için Beş yaşında kucağına işeyen Komşunun kızı annemi
Bindokuzyüzellidokuzda doğdum Ben kendim, ah kanlı yüzyılın çocuğu Sırtımda tarihin karanlığı Para içinde parasızdı hep babam Dolmuşlarda Kafka okuyan Aklı baharda bir bankacı
İki şeyi hiç unutamam, birincisi Esen rüzgarlı bir hüzündür Yol ve buğu, Kız kardeşimin kör gözlerinde gizli İkincisi bankacı Sami’nin Gişede parası yetmeyip Ağlayışıdır benim için, Kalecisi bile oldum ama Bir daha futbolu hiç sevmedim Çocuk olsaydım keşke yeniden Çalardım kuşkusuz bu sızıyı Babamın çalımlı gövdesinden Babamla birlikte ölür içim Ölürse bir gün, işte bu yüzden
3. Yeryüzü ve gök kubbe gibi her şey Ruhlardır onlar kadar karmaşık Benden bana doğru bakmak Daha çok sevmek kendimizi Kırkından sonra öğrenilir ancak
Ey insan, insan, Yüreğiyle insan olur Tavında dövülen demir soğur Acı hissedilirse büyünür Aşka açılmaktır doyasıya ağlamak Aklı gündüz, gecesi vicdan Fermanında ateşler yazılı Çığlıkları bulvarlarında boğulan Ah naftalin kokulu ülkem
Bir fotoğraf karesinde çöl yolculuğu Gece tanıklığıdır hayat bazen Tımarhanelerin sessizliğinde, Yürürsün içinde çılgın bir ses Deli aklı, yakarışlar gizlidir İnsanın dibinde, yani kendisinde
4. Şimdi geldi şiir zamanı Neydi, aşk-ı hakiki Bir ‘ben ‘ vardım ruhumun Meydanında buruk süveyda Bin yaşında zeytin ağaçları Baktım, kara bir karanlıkta Kirlense de o gün sonbaharlarım Kötülükleri hiç görmemiştim Haydi, bana bir tas su verin
İnsanın yüreğine taptım İşte kervanım yola çıktı Yeni tüylenmişti yüzüm Vakitlerden hicri olmayan Tam bindokuzyüzseksen Buz gibi soğuktu geceyarısı Gözleri dolu bir taşra garajında Çaylar şirketten, İstanbul İzmir arası Becersem büyük işler yapacaktım Güzelim gençliğim benim Berbat özlemiştim oysa Kız kardeşimi, ölen kedimi Ablam Greta Garbo’ydu sanki
Medreseler ve yüzler suskun Henüz tutsaklığı yoktu aşkın Kandilden fışkırdı ölümün ipucu Gördüm gövdem çok acıdı Sezgilerim hissettim duruldum Ellerim ne çok ağlamaklı oldu Vakitlerden bindokuzyüzseksen Hicri olan da eylüldü Açıldı acı bir öç perdesi, Yapraklar çeyizler gibi serdiler, Döktü buğulu genç kızlar Mevsimler üstüne hüzünlerini
5. Aradan mavisiz yıllar geçti Günlerden bir gün, nihayet Ablamla, sessiz sulara bakıp Boğaz’da hüngür hüngür ağladık Oysa yeşil gözlü cesaretini alıp Çoktan çekip gitmişti gençliğim Çocukluğumun fasıl akşamları gibi Uda ve kanuna aykırıydı o günlerim
Sonra sevgiye estim, dokundum Ne zaman bir güzellik görsem İçim titredi, hayran oldum Anladım mutlaka aşk vardır, Kahramanı kadınlardır
6. İşte bugün kendimden; Bir bahar daha uçuverdi Taksitle, yanılsamalı bu hayat Uzaktan haber geldi, ölüvermiş Dam arkadaşım Osman Nart Bazen komik bir bandocu Gibi acıtır, buruktu yüzü Kafası gibi, kalbi de zekiydi Ağzından düşmeyen sigarası Avluda, soğuk bir geçit töreni Ah benim, hüzünlü ölü arkadaşım Osman Gözkırpardık minicik onaltıncı koğuştan Üstümüzden hayat, bulut ile geçerdi
Kredi kartları, arabalar Mektuplar aptallık mühürlü Lütfen çok uyumlu olun Her şey tüketmek için Dünya dev, dev hipermarket
Oyun sanki gerçek oldu Yaşamaksa bir oyuncak Bilin, gaz lambalı odalar gibi Işıksızdır yoksulların sofraları Görün, ilk gün posta zarfları Özenli pulların cazibesinde Acı, acıtır insanın kendisini
Hiç unutmayın, çocuk Olmayın, solgun Kış mezarlılarında Zorla hatırlanan ölüm Gün gelir bizi de alır bir gün
7. Ben, kendim Bir halden, Bir başka hale Geçişim
Ben, kendim Kırılgan, üzgün Buruk bahçede Savrulan, deli Dolu çılgınlığım
Ben, kendim Sessiz, çocuk Büyümüyorum Şaştığım yerde Dünyaya hala Bakıyorum şaşkınca
Ben, kendim Onyedisinde üniversiteli Önsekizinde mapus Ondokuzunda aşık Yirmisinde kaçak Yirmibirinde tersane işçisi Yirmiikisinde baba Yirmidördünde saçları sıfır numara Bir hükümlüydüm
Ben, kendim Çok şey gördüm Ne çok değiştim Yirmisekizinde Karpuz satmıştım, Köpeköldüren içip Arkasında bir kamyonetin, Olmadı, yirmidokuzunda Acar bir muhabirdim Sonra bir bilseniz Ne haltlar yedim.
Ben, kendim Karıma aşığım Bir güzel oğlum İki tatlı kedim var Şimdi kırküçündeyim İçimdeki devrimden, Hala vazgeçmedim Üstelik fazla yaşadım
8. Ben kendim: biliyorum Şimdiki zamandır ebedi olan Ölür iyiler, en önde hep erken Yolcular dönmez artık o ülkeden Babam öldü, öldü babam, çok öldü. Çocuklar ölmez, büyümek istediklerinde İnanırlar, sadece yaşlıların ölümüne Unutma ancak ölürse yakın biri Farkedersin, kendi ölümünü Bu evrende misafirdir insan Borcunu öde, ölmeye hazırlan
Ben kendim: şulelerde yandım Hatırlanmak ister kesin herkes Çünkü ölüm unutulunca başlar İnsanı bekler yokoluş Ertelenmez varoluş Ne kadar uzundur yarın Zaman, ey zaman Sessiz bir hazan.
Ben kendim: sırrını öğrendim Zenciler neden hep beyaz sever Ve bırakırlar kendilerini siyaha Anladım hayat budur: Bir kadının menekşe güzelliği Bazen, asma yapraklarında
Koruk tadındadır, her şey İki posttan bir koyun çıkmaz Dost sanırsın, düşman şaşırtır Sıyırsan aslını, insan değildir Yeşildir, maviye çalar bazen
Ben kendim: aşka borçlandım İnsan sonunda, kendinin babası olur Olmaz ise, ömrü boyunca evlat kalır, Büyülü bir yüzdür, çok aşk doğurur Alınmamış kararlar, hep küçülür, Şimdiki zamanda yüzer geçmiş Bastırılmış hatıralarımız büyür Her gün şeyleri, yeniden keşfederiz En doğalı: durmadan doğulmalı Ama zamanı gelince ölünmeli: Yaprak olsan, dal kavranmalı Su, çay, ırmak, nehir gibi Ölümü anlamak korur insanı
[/vc_column_text][brando_separator brando_height="30px"][brando_button button_style="style1" brando_button_preview_image="style1" button_type="medium" button_text="url:http%3A%2F%2Funalersozlu.com%2Fsiirler%2F|title:T%C3%BCm%20%C5%9Eiirler||"][/vc_column][/vc_row]