[vc_row class="anti-130"][vc_column width="1/1"][vc_column_text]Şiir ödülleri çoğu kişiyi belki çok ilgilendirmez. Ama beni birçok yönden ilgilendirir. Birincisi adına ödül konulan şairin ustalığının yaşatılmasıdır. "Usta olmuş bir şair, kendini yaşatır zaten, ödüle gerek yoktur" diyenler olabilir. Belki de doğrudur, ancak eksik. Çünkü bu ödüller her yıl o ustanın sanatının konuşulmasını düzenli kılmaktadır. Ayrıca ödüller, "yaşam boyu sanat" iletişiminin farklı bir etkinlik alanıdır. Diğer yandan adına şiir ödülleri konulan ustaları geçecek ustaların yetişmesine destek vermesi yönüyle de önemlidir. Kuşkusuz her ödül alan, ustalık belgesi almış anlamına gelmez. Ancak bir usta adına aldığı ödülün sorumluluğu içinde yazar ve kendini aşmanın yollarını arayarak çalışır. Bu çalışma kararlılığı onu sanatın yolcusu yapar.
İnsanların yakıldığı bir ülkede, yakılan şairler adına şiir ödülü konması, bu kara günün, her yıl sanatla yeniden yargılanması anlamına gelmektedir. Bu anlamda Behçet Aysan şiir ödülünü alan şair iki yönden sorumluluk içindedirler. Aysan şiirinin hep var olacağına dair bir direniş bildirgesine imza atmaları nedeniyle sorumludurlar. İkincisi; Aysan'ı ve 37 canı yakan kara yobazları, her yazılan şiirle yeniden yargılayarak toplumsal bilinci diri tutma duygusunu sürekli kılmakla sorumludurlar.[/vc_column_text][brando_separator brando_height="30px"][brando_button button_style="style1" brando_button_preview_image="style1" button_type="medium" button_text="url:http%3A%2F%2Funalersozlu.com%2Fsoylesiler%2F|title:T%C3%BCm%20S%C3%B6yle%C5%9Filer||"][/vc_column][/vc_row]